İş Hayatında Denge

Başarı, bir hayat boyunca tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalabilme yeteneğidir.

Hayat, hepimizin bildiği gibi, iniş çıkışlardan oluşuyor. Düşe kalka bir hayat yolculuğunu tamamlıyoruz esasen. İş hayatı, sosyal hayat, aile hayatı gibi keskin çizgilerle hayatımızı bölmemiz isteniyor ama işin aslı öyle olmuyor. Bir hayatımız var ve hepsi de birbiriyle son derece bağlantılı. Bir tarafta yaşanan mutluluk diğer taraftaki huzursuzluğu ne yazık ki kapatamadığı gibi, tam tersine, tüm düzeni de bozabiliyor.

Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki bu dünyada her şey bir denge üzerine kurulu. Ve yine kabul etmeliyiz ki sonsuz huzur, mutluluk, eşitlik, adalet yani bu güzel kelimelerin sonsuzluğu da mümkün değil.

İş hayatında da hep iyi insanlar, hep sevdiğimiz müdürler, çalışma arkadaşlarımız, bizi takdir eden yöneticiler olmayacak. Adaletsizliklerle karşılaşacaksınız. Adam kayırmalara tanık olacaksınız. Sizin hak ettiklerinizi başkalarının aldığını göreceksiniz. Kısacası bir sürü engelle, haksızlıkla karşılaşacaksınız.

Eğer henüz meslek sahibi değilseniz yani öğrenciyseniz size şiddetle şunu tavsiye ediyorum: NE İSTİYORSUNUZ? Ne olmak istiyorsunuz? Nasıl yaşamak istiyorsunuz? Bu soruları kendinize sorun, defalarca sorun ve ilginizin alakanızın olmadığı bir mesleği seçmeyin.

Eğer bunları sormadan mesleğinizi seçtiyseniz ve çalışıyorsanız bu sefer de BEN GERÇEKTEN BUNU MU İSTİYORUM? diye sorun kendinize.

Ben iş hayatımda risk almayan, kendini geliştirmeyen, sorgulamayan ve en önemlisi kendisine kulak vermeyen insanların başarılı olduklarını hiç görmedim.

En ufak bir zorluk karşısında pes etmek kadar kolay bir şey yok. Hatta uğradığınız haksızlık karşısında kendinize acımak en kolayı. Hemen hemen herkes de bunu yapıyor, yalnız da kalmazsınız. Günlerce hayata küsüp insanların size haksızlık ettiği için ne kadar zavallı birisi olduğunuzu söyler durursunuz. Ama inanın ki bu, durumunuzu düzeltmek bir yana, sizi alaşağı etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kesin bilgi, yayabilirsiniz. ?

Karşınıza sizi anlamayan insanlar; haksızlık yapan insanlar; daha da kötüsü, bile isteye size kötülük yapan insanlar çıkacaktır. ? Çoğunu anlamayacaksınız ve nedenlerini düşünüp duracaksınız. Bu durumları engelleyecek bir ilaç ne yazık ki bulunamadı. Bulunursa ilk ben alacağım. İnanın hemen gidip alacağım ama bulunamayacağından da eminim. ?

Ben tüm hayatım boyunca bu kadar zorlukla ve haksızlıkla -ki yaşadığım zorlukları ve haksızlıkları burada yazmaya kalksam çoğuna inanamazsınız- nasıl başa çıktım, size biraz anlatmak istiyorum. Sonuçta ben de insanım ve türlü saçmalıkla karşılaştım.

Öncelikle ben bu dünyanın adil, eşit ve iyi insanlardan oluşmadığını kabul ettim. İnanılmaz zor bu kabul ediş. Öyle şıp diye “Hadi kabul ettim.” demekle olmuyor, ama kabul ettim. Bunu kabul ederseniz inanılmaz rahatlıyorsunuz, bakış açınız değişiyor. Ve insanın içinde olduğu her duruma şaşırmamayı da öğrendim. İnsanların size kendilerini gösterdikleri ve anlattıkları kadarını biliyorsunuz. Ne anlatıyorlarsa, ne paylaşıyorlarsa o kadar bilginiz var ve bunlar çoğu zamanda doğru olmuyor. Bunu defalarca deneyimledim.

Hele iş hayatında… İş hayatı sizinle aynı kültürde, aynı seviyede olmadığınız insanlarla bir araya geldiğiniz topluluklardan oluşuyor. Bir yerde okumuştum: “Hayatım boyunca evime kahve içmeye bile davet etmeyeceğim insanlarla her gün burun buruna yaşıyorum ve onlardan ne bekliyorum ki!” demişti yazar. Aynen böyle. Bu sebeple iş hayatınızdaki insanlarla kuracağınız bağlar gelip geçici bağlar olacaktır. Ortada ortak bir menfaat vardır ki bu da yapılan iştir. Herkes o işi yapıp, parasını alıp evine döner. Yani içselleştirmek, anlam yüklemek, kişiselleştirmek veya onları hayatınızın merkezine koymak yapacağınız en yanlış şey olur. Vefa beklemek, iyiliklere karşılık beklemek saflık olur. Çok saf olmayın derim.

Bu arada benim iş sebebiyle hayatıma giren ve çok sağlam dostluklar kurduğum insanlar da var ki bu da benim en büyük şansım. ? İstisnalar hep olacaktır.

İş hayatında insanlarla seviyeli ve saygın ilişkiler kurmanın en önemli yolu olduğunuz gibi davranmak ve insanlara nezaket kuralları çerçevesinde yaklaşmak. Sonrasında, oranın bir iş yeri olduğunu, herkesin kendi yetenekleri ve eğitimiyle belli bir ücret karşılığında çalıştığını unutmamanız. Herkese saygılı ve nazik davranırsanız insanlar da size öyle davranacaklardır. En azından insan olmayı becerebilenler böyle davranacaklardır. ?

Tabi ki o insanlar içinde kendinize yakın gördüklerinizle daha farklı ilişkiler kuracaksınız ama yine de tedbirli ve mesafeli olmayı sakın unutmayın.

İş yerlerini bitiren en önemli şeyin ne olduğunu sorsalar bana, ilk sırada dedikodu derim. Size biri başka birinin dedikodusunu yapıyorsa sizin dedikodunuzu da başkasına yaptığına emin olabilirsiniz. Bu da net bilgi, yayabilirsiniz. ?

Böyle ortamlardan uzak durmanızı ve asla içinde yer almamanızı öneririm. Üstelik bunların çoğu gerçeği yansıtmadığı gibi sizin motivasyonunuzu da aşağı çekecektir.

Başkasının maaşı, özel hayatı veya herhangi bir özel bilgisi sizi hiç ilgilendirmediği gibi bunlara kafa yoracağınıza işe odaklanmanızı tavsiye ederim. Böyle davranarak kendinize en büyük iyiliği yaparsınız.

Özetle kendi işinize odaklanıp hayatın hiç kimseye her şeyi sonsuz sunmadığını kabul ederek işe başlamanızı tavsiye ediyorum.

Sağlıklı ilişkiler sağlıklı düşüncelerle olur. Zihninizi temiz ve düzenli tutmaya gayret edin ve hayatta ne ile karşılaşırsanız karşılaşın sizi şaşırtmak için değil, size bir şey öğretmek için geldiğini düşünün.

Sevgiyle kalın.

Tuğba Şişik Reis

2022 yılı itibarıyla profesyonel hayatta 31 yılımı tamamlıyorum. Amacım kariyer hayatım boyunca yaşadıklarımdan yola çıkarak sizlere ilham olabilmek ve tecrübelerimle katkı sağlayabilmek. Devamını oku…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir