Kuşak çatışmaları

Bugün size hayatınızın belli dönemlerinde sıklıkla duyduğunuz ve -sıkı durun- hep duyacağınız ? bir konudan bahsetmek istiyorum.

“Ben senin yaşındayken…”, “Bizim zamanımızda…” ile başlayan cümleleri kim bilir ne sıklıkla duyuyorsundur. Merak etmeyin, ben de sizin yaşlarınızda çok duyuyordum. Laf aramızda, annem hâlâ böyle başlayan cümleler kuruyor ve 49 yaşındayım. ☺ 

Günümüzde sizlerle bir araya geldiğimde en çok ebeveynlerinizin veya öğretmenlerinizin ya da iş yerlerinde üstlerinizin sizleri anlamadıklarından bahsediyorsunuz. Biz buna kuşaklar arası çatışma diyoruz ve yüzyıllardır bitmeyen bir konudur bu.

Buna herkes kendi penceresinden baktığından ve karşısındakinin kendisi gibi düşünmesini, hissetmesini beklediğinden çözüme kavuşması kim bilir kaç yüzyıl sonra olacaktır. Ama ben hâlâ iyimserim ki çözüleceğini düşünüyorum.

Ben bugün sizlerin, yani gençlerin penceresinden bakmaya çalışıp sizlere birkaç öneride bulunmak istiyorum.

Öncelikle, anne ve babalarınızı anlamaya çalışmak, onların yerine kendinizi koyarak düşünmek aslında sizin tahmininizden daha kolay.

Günümüzün ekonomik ve sosyal koşullarını düşündüğümüzde hepsinin aslında tek bir hedefi var: sizlerin iyi eğitimler alıp bu hayat yolculuğuna donanımlı başlamanızı sağlamaya çalışmak.

Sizler bambaşka bir dünyada var olmaya çalışıyorsunuz. Sizlerin de bizlerin de işi hiç kolay değil.

Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki sizlerin normal olarak gördüğü, “Bunda da ne var canım?” dediği birçok şeyi bizler öğrenmek ve size yetişmek için inanılmaz gayret ediyoruz.

Ben tüm iş yaşamımı teknoloji şirketlerinde çalışarak geçirmiş biri olarak bile sizlerin hızına zaman zaman ayak uydurmakta zorlanıyorum. (Bu aramızda kalsın tabii. ?)

Peki, ne yapalım yani, bu sizin suçunuz mu? HAYIR. Sizlerden devamlı bizleri anlamanızı beklemek, bir yetişkin gibi davranmanızı istemek sizlere çok büyük haksızlık.

Özellikle iş yerlerinde kuşak çatışması daha da acımasız. Ama bu zorluğun sadece sizin için olduğu fikrine kapılmayın, üstleriniz için de çok zor. Karşılarında ele avuca sığmayan ve her şeyi onlardan çok daha iyi bildiğini iddia eden yeni takım arkadaşlarına ayak uydurmakta zorlanıyorlar.

Hepimizin bir orta noktada buluşması gerekiyor. Ben de tecrübelerime dayanarak bu orta noktada buluşmak için sizlere birkaç ipucu vermek istiyorum. Zira herkes “Benim dediğim doğru!” diye ısrar etmeye devam ederse işler sanıldığından da zor olacak, emin olabilirsiniz. ? 

O halde önerilerime başlıyorum:

  • Gençlerin bizlerin imkânlarından daha iyi imkânlara sahip olmaları onların suçu değil. Öncelikle bizler bunu kabul edip düşüncelerimizi bu yönde iyileştirmeye başlamalıyız.
  • Siz gençler kulaklarınızı sizden yaşça daha büyük olanlara tıkamayın. Onların söylediklerini anlamaya çalışın. Bunun için gayret edin. İş hayatında bilgi kadar tecrübenin de değeri vardır. Hatta çoğu zaman tecrübe bilginin önüne geçebilir. ?
  • İş yerlerinde herkesin birbirini sevmesi -ki sevme işi biraz karışık, çoğu zaman sevgi gerçek olmuyor- mümkün de değil şart da değildir. Ama herkesin yaşından ve konumundan bağımsız olarak birbirine saygı göstermesi şarttır, zorunludur!
  • Astlar üstlerinin tecrübelerinden faydalanırken üstler de astların yenilikçi düşüncelerinden ve yaşam dinamiklerinden faydalanmalıdır.
  • İş hayatı, yaşadığımız hayatı devam ettirebilmek, ayaklarımız üzerinde durabilmek ve yaşadığımız topluma değer katabilmek için çok önemlidir; ama her şeyin önünde değildir. Ailemiz, kendimiz ve dostlarımız en az iş hayatımız kadar önemsenmeyi hak ederler.
  • İş hayatında kişiler arasında bir alışveriş vardır. Herkes ortak bir amaç için bir aradadır ve amacın en iyi şekilde gerçekleşmesi için çalışıp para kazanmaktadır. Yani yaptığınız iş için para kazandığınızı unutmayın ve bunun için size kimsenin teşekkür etmesini beklemeyin. Ederlerse de onlara sıkı sıkı tutunun. Çünkü sayıları az olan bu insanlarla karşılaştığınız için pek şanslısınız.
  • İş hayatı, aile hayatı veya okul hayatı gibi sonsuz hata yapma hakkına sahip olduğunuz bir alan değildir. Burada size fazla tolerans gösterilmesini beklemeyin. Şansınızı fazla zorlamayın.
  • Hepimiz iş hayatına tecrübesiz başladık. Kimilerimiz çok şanslıydı ki bunlardan biri benim. Çok iyi yöneticilerle çalışma imkânı yakaladık ve onlardan işin nasıl yapılacağını öğrendik. Ama kötü yöneticiyle çalışıyorsanız onu da iyi gözlemleyin. Ondan da ilerde ne yapmamanız gerektiğini öğreneceksiniz.
  • Öğrenmeye, size söylenenleri can kulağı ile dinlemeye gayret edin.

Herkesin birbirini anladığı bir hayat ne güzel olurdu, değil mi? Ama ne yazık ki çok mümkün değil. Ama herkesin birbirini anlamaya çalıştığı bir yaşam mümkün. Bunun için ilk adımı daima siz atın. ?

Tuğba Şişik Reis

2022 yılı itibarıyla profesyonel hayatta 31 yılımı tamamlıyorum. Amacım kariyer hayatım boyunca yaşadıklarımdan yola çıkarak sizlere ilham olabilmek ve tecrübelerimle katkı sağlayabilmek. Devamını oku…

1 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir