Kahve bahane

“Kaç yaşımdan sonra Türk kahvesi içme alışkanlığım oldu?” diye düşününce, düzenli olarak 40 yaşımdan beri kahve içiyorum.

Eskiden sadece fal bakan biri varsa kahve içerdim, o da zorla ve üç kesme şekerle. 🙂 Hatta kahvemi başkasına içirtip, son yudumu alıp fincanı kapatırdım. O derece yani…

Nasıl başladı bu alışkanlığım, çok hatırlamıyorum ama kahve içmek benim için sohbet etmek, keyif almak anlamına geliyor artık. Hâlâ yalnız başıma kahve içmeyi çok sevmiyorum. İlla yanında sohbet edebileceğim bir arkadaşım, dostum, sevdiğim birileri olmalı.

Annem ve kız kardeşim sabah kahve içmeden kendilerine gelemezlerdi. (Hâlâ öyle.) “Aman bir kahvemizi içelim, kendimize gelelim, ayılalım.” derlerdi. Hatta rahmetli babacığım “Kızım, bunlar her içtikleri kahveyi kapatıp birbirlerine fal bakıyorlar. Her seferinde farklı ne olacak ki?” derdi.

“Bir kahve içelim hadi!” ile başlayan sohbetler, dertleşmeler, kahkahalar, hatta küslük durumlarının tatlıya bağlanmasıyla hayatımda kahve önem kazandı.

Biri ile bir şey mi konuşmak istiyorum? “Hadi kahve içelim!” diyorum. Ya da birine mi kırıldım, küstüm? “Hadi kahve içelim!” diyorum. Ya da sabah kalktım, güne başka türlü başlamak istiyorum, açıyorum telefonu, sevdiğim birine “Kahveye gelsene!” diyorum.

Sevdiğim herkese hediye kahve fincanı almışlığım vardır. Hatta kahve makinesi aldıklarım bile var. (Onları daha mı çok sevmişim ne?)

İnsanlarla aramızdaki bağı koparmadan, hatta güçlendirmek için bahaneler buluruz ya, benim de bahanem “Kahve içelim!” oldu.

Kahve içilen insanlar benim için hep özel insanlardı. Sevmediğim kimseyle kahve içmedim. Hadi fazla iddialı oldu sanki, içmemeye özen gösterdim diyeyim.

Geçen gün evdeki kahve fincanlarıma bir baktım ki aman aman ciddi bir koleksiyona doğru emin adımlarla gidiyorum.

Eski kahve fincanları toplamaya başlamışım. Aslında eski kahve fincanları bana o fincanlardan daha evvel kimlerin kahvelerini yudumladıklarını ve neler konuştuklarını hatırlatıyor.

Anneannem kahve içmeyi sevmezdi ama büyükbabama her akşam aynı saatte kahvesini yapar, yanına da suyunu koyar, ikram ederdi. Şimdi o fincanlar bende. Geçenlerde o fincandan kahvemi içtim ve dedim ki “Nurlar içinde uyu büyükbaba! Ne çok özledim seni ve ne çok seviyorum seni…” 

Artık kahvemi şekersiz içiyorum. Hatta günde dört fincan falan içiyorum. Yani günde dört kez sevdiğim birilerini illaki bulup sohbet ediyorum sayabilirsiniz. 

Aslında kahve içmek bahane; dostlar, sohbet etmek, kendini ve karşındakini iyi hissettirmek şahane!

Kahve içeceğimiz, sohbetlerimizin bol olacağı güzel insanlarımız olsun diyelim o halde.

 Sevgilerimle…

Tuğba Şişik Reis

2022 yılı itibarıyla profesyonel hayatta 31 yılımı tamamlıyorum. Amacım kariyer hayatım boyunca yaşadıklarımdan yola çıkarak sizlere ilham olabilmek ve tecrübelerimle katkı sağlayabilmek. Devamını oku…

1 yorum

  1. Rastgele karşılaştığım sitenizdeki yazılarınızı keyifle okuyordum. Uzun zamandan beri güzel kaleminize , anlatım dilinizle ve gençlere yol gösterişinizle iş hayatında önereceğim bir site oldu. Başarılar diliyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir